top of page

Vagus Siniri

Güncelleme tarihi: 22 May 2021

2017 yılında ilk Yoga eğitimimi aldığım sırada bu zamana kadar duymadığı bir sürü anatomik isimler, terimler ile karşılaştım. Psoas, Fasya, Gluteus, İlium, fibula, pektoral gibi. Bu bilgiler öğrendikçe insan bedenine olan hayranlığım günbegün arttı. Her bir parçanın bütüne dair olan bilgisi muazzam. Beni en fazla etkileyen ise vagus siniriydi. Bu sinir, sistem üzerinde her bir parçaya yayılmış ve bağ kurmuş olmakla beraber oldukça karışıktır. Bedenin birçok yerinde gezinen Vagus sinirinin Latince anlamı ‘’gezgin’’ demek. Gel de şaşırma Vagus siniri nedir? Yoga ile ilgisi var mıdır? Gelin bakalım…



Vagus siniri bir kafatası siniridir. Kafatası sinirinin bir diğeri ismi kranyal sinirdir. Ve merkezî sinir sisteminden çıkarak çevreye dağılan, çevresel sinir sisteminin beyinden çıkan bölümüdür. Kraniyal sinirler, beyinden gelen 12 sinir kümesidir. Her birinin duyu veya hareket için farklı bir işlevi vardır. Kraniyal sinirlerin işlevleri duyusal, motor veya her ikisini kapsayabilir. Vagus sinir işlevi, sağlıkla ilgili zihin-vücut etkileşimlerinin merkezinde olan bir yoldur.

Sinir sistemimiz istemli kontrol edebildiğimiz (somatik) ve istemsiz kontrol (otonom) şekilde çalışan iki temel sistemden oluşur. Otonom sinir sistemimiz, iç ve dış ortamdaki değişikliklere adaptasyonu sağlayan; kalp, akciğerler, damarlar, bağırsaklar, üreme organları gibi hayati yapıları kontrol eden sistemdir. Otonom sinir sistemi iki bölümden oluşur: Özellikle dış ortamdaki tehlike, saldırı vb. durumların varlığında ‘’savaş veya kaç’’ yanıtına neden olan sempatik sinir sistemi ve bedeni sakinleştiren, büyüme ve gelişmeyi sağlayan, daha çok içsel özellikleri olan, kısaca ‘’dinlen ve sindir’’ olarak belirtilen parasempatik sinir sistemi. Vagus ya da nervus vagus ise 10. Kafatası siniridir ve motor, duyusal ve parasempatik fonksiyonlar sağlayan çeşitli fonksiyonlara sahiptir.




Vagus siniri beyin sapınızdan dilinize, ses tellerinize, kalbinize, akciğerlerinize ve iç organlarınıza kadar uzanır. Vagus siniri 5 duyunuzdan 4'üne bağlanır (burnunuz hariç tümü - bu, limbik sisteminizdeki amigdalaya bırakılır, yani koku, stres tepkisini tetiklemekten sadece 1 sinaps uzaktadır) gözlerinizin tonunu okur, kulaklarınıza dokunur ve çene yüz ifaelerinizi okur.

Vagus sinirinin gönderdiği bilgilerin çoğu vücuttan beyne yukarı doğru gider. Vagus siniri, tehlike belirtilerini arayan her şeyi bilinçaltında 7/24 izliyor ve bu bilgiyi beynimize gönderiyor. Yüz ifadelerimizi, ses tonumuzu, nabzımızı, nefes hızımızı izler ve bağırsaklarımız dahil hemen hemen her şeyde neler olup bittiğini izler.


Sürekli tetikte olan sempatik sinir sisteminiz dövüş ya da kaç tepkilerini hızlandırdığında - stres hormonu kortizol ve adrenalini vücudunuza döktüğünde - vagus siniri vücudunuza asetilkolin salgılayarak rahatlamasını söyler. Vagus sinirinin dalları, sizi sakinleştiren prolaktin, vazopressin ve oksitosin gibi enzimleri ve proteinleri serbest bırakmak için talimatlar gönderen fiber optik kablolar gibi davranan birçok organa uzanır. Daha güçlü bir vagus tepkisi olan kişilerin stres, yaralanma veya hastalıktan sonra daha hızlı iyileşme olasılığı daha yüksektir.

Vagus siniri ayrıca parasempatik sinir sisteminizin "dinlenip sindirilmesi" nin önemli bir parçasıdır. Solunumunuzu, sindirim fonksiyonunuzu ve kalp atış hızınızı etkiler ve bunların tümü zihinsel sağlığınız üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir.

Ama gerçekten dikkat etmeniz gereken şey vagus sinirinizin “tonu”. Vagal ton, vagus sinirinin aktivitesini temsil eden dahili biyolojik bir süreçtir.

Vagal tonu artırmak, parasempatik sinir sistemini harekete geçirir ve daha yüksek vagal tona sahip olmak, vücudun stresten sonra daha hızlı gevşeyebileceği anlamına gelir. 2010 yılında araştırmacılar, yüksek vagal ton, olumlu duygular ve iyi fiziksel sağlık arasında olumlu bir geri bildirim döngüsü keşfettiler. Başka bir deyişle, vagal tonu ne kadar çok artırırsak, fiziksel ve zihinsel sağlığımız da o kadar güçlenir.

İlginç olan, çalışmaların vagal tonun anneden çocuğa geçtiğini bile göstermesidir. Hamilelikleri sırasında depresif, endişeli ve öfkeli olan annelerin vagal aktivitesi daha düşüktür. Ve çocuğunu doğurduktan sonra, yenidoğanın da düşük vagal aktivitesi ve düşük dopamin ve serotonin seviyeleri olduğunu söyleyen araştırmalarda vardır.

Vagus ve bebekler üzerinden devam edersek, Biology Letters dergisinde online olarak yayımlanan bir makaleye göre, erken doğan (prematüre) bebekler gebelikte 40 haftayı doldurmuş yaşıtlarına göre daha tiz sesle ağlıyor. Tam gebelik süresini dolduran bebeklerin ağlama seslerine dair geçmiş araştırmalar, çok tiz sesli ağlamaların bebeğin metabolizmasında ve sinir sistemindeki rahatsızlıklardan kaynaklanabileceğini gösteriyor. Bu çalışmada ise erken doğan bebeklerin ağlama sesleri ile tam gebelik süresini doldurmuş bebeklerin ağlama seslerinin frekansı karşılaştırılmış.

Araştırma sonuçlarına göre erken doğan bebekler daha tiz bir sesle ağlıyor; fakat bunun sebebi daha küçük olmaları ya da anne karnında daha yavaş gelişmiş olmaları değil. Araştırmacılar bu yüksek sesi erken doğan bebeklerin vagus sinirlerindeki etkinliğin daha az olmasına bağlıyor. Beyin kökünden karın bölgesine kadar uzanan vagus sinirindeki etkinliklerin ses tellerindeki basıncı azalttığı ve daha düşük sese yol açtığı biliniyor.

vagus siniri

Düşük vagal tonu aynı zamanda yüksek tansiyon, kalp hastalığı, fibromiyalji, obezite, anksiyete, depresyon, bazı nöbetler, Parkinson ve Alzheimer, şizofreni, bipolar hastalık ve bağışıklık gibi diğer birçok enflamatuar hastalığa da neden olabileceği gibi sağlıklı bir vagus sinirinin empatiyi deneyimlemede ve sosyal bağı güçlendirmede hayati önem taşıdığını ve gözlemleme, algılama ve karmaşık kararlar alma becerimiz için çok önemli olduğunu gösteriyor.

Virginia Üniversitesinde yapılan bir çalışmada farelerin vagus sinirlerine yapılan uyarı ile farelerin hafızalarının güçlendiği anlaşılmış. Alzeheimer hastalığı için umut verici bu tedavi insanlar üzerinde de uygulanmaya başlanmış.

Peki, kan görünce ya da iğne görünce bayılıyor musunuz? Bunun nedeni " Vazogal senkop " olabilir. Strese tepki veren vücudunuz vagus sinirini aşırı uyararak kan basıncınızın ve kalp atış hızınızın düşmesine neden olabilir. Aşırı senkop sırasında kan akışı beyninizle sınırlıdır ve bilincinizi kaybedersiniz. Ancak çoğu zaman semptomların geçmesi için oturmanız veya uzanmanız gerekebilir.

Bilim adamları, cerrahi olarak implante edilmiş kalp pili benzeri bir cihaz aracılığıyla elektriksel uyarılar yoluyla yapay Vagus Sinir Stimülasyonunun (VNS), depresyonu, endişeleri ve hatta epilepsi ve obezite gibi durumları azaltmada umut verici sonuçlar verdiğini keşfettiler. VNS, beyne 'tokluk' sinyalleri daha kolay iletildiği için kilo vermeyi teşvik etmede de olumlu etkiler göstermiştir. Vagus sinirini her gün düzenli olarak uyarmamız ve güçlendirmemiz önemlidir. Vagus sinirini direkt olarak aktive etmemiz mümkün değildir. Çünkü bizim kontrolümüz dışı çalışan Otonom sinir sisteminin parçasıdır. Ancak; kendimizi dinlen ve sindir moduna bilinçli olarak sokar ve Vagus sinirini indirekt olarak aktive edebiliriz.

Bunu nasıl yapabiliriz?

Devamı bir sonraki yazıda :)





kaynaklar:

https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0149763421001718

https://www.artofliving.org/us-en/7-natural-ways-to-strengthen-and-stimulate-your-vagus-nerve-today


83 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Kutupsuzluk

bottom of page